FINDIK: PAZAR ENSFLASYONUNA TEPKİ
FINDIK: PAZAR ENSFLASYONUNA TEPKİ
Kendimi bildim bileli
çarşambaları bizim köyde Pazar kurulur. Eskiden köyün en düz ve en uzun sokağındaydı
bu pazar. Sağlı sollu tezgahlar açılır, brandalar gerilirdi. Manav amcanın opera
sanatçılarını kıskandıracak sesiyle de alışveriş resmen başlardı. Şimdilerde yeni
yapılan kapalı Pazar yerinde bu gelenek devam ediyor.
Daha 8 yaşında bir çocukken
fiyat pahalılığına ve Pazar enflasyonuna verdiğim tepkiyi anlatmak istiyorum. Annemin
ceketine yapışmış halde pazarı dolaşırken çerezcinin önüne gelmiştik. Envaı çeşit çerez, onlarca kuruyemiş, lokum, kurabiye…Kısacası çocuk nefsinin çekebileceği
ne varsa tezgahın üzerinde. En arkada da yarı beline kadar kıvrılmış bir
çuvalın içinde de kavrulmuş fındık… Nasıl canım çekmişti anlatamam.
Çerezciye o zamanın parasıyla
10 milyonluk çekivermesini söyledi annem. Çerezci sanki gram altın tartıyormuş
gibi bir gözü yumuk, elindeki plastik ufak kürekten birer ikişer tane fındık
düşürüyor poşetin içine. 10 milyonluk olduğuna kanaat getirmiş olacak ki küreği
bırakıyor, poşetin havasını aldırıp, kulaklarından tutup havada bir iki tur
çevirerek el çabukluğuyla bağlıyor. Biz parayı uzatırken o da fındığı uzatıyor.
Koyduğu fındık bir çocuğun avucuyla
bile bir avuç gelmezdi. Çok sinirlenmiştim. Poşeti tezgahın üzerine sertçe
çarparak ve sonradan annemin anlattığına göre “Al fındığını, başına çal!”
diyerek oradan uzaklaşmışım. Yine sonradan annemin anlattıklarına göre o anda çerezci,
annem, alışveriş yapanlar herkes donup kalmış. Annem özür bile dileyemeden mahcup
bir halde parasını geri almış.
2001’de Ecevit’in önüne
yazar kasa atıldıktan birkaç yıl sonra benim bu hareketim, ülkede ekonomik
krizin hep var olduğunu, hiç azalmadığını, yıllar geçtikçe daha da
derinleştiğini gözler önüne sermiştir.
Hiç yorum yok