SON GÖNDERİLER

ERCİYES VE ALADAĞLAR/ KISIM 3: ALADAĞLAR




KISIM 3: ALADAĞLAR (EMLER ZİRVE)


Aladağlar Milli Parkı'nın girişinde bir çeşme karşıladı bizleri ve susuzluğumuzu giderip şişelerimizi doldurduk. Eşyalar traktörün kasasına yüklendi. Bir grup traktörle bir grup pikapla yola koyulduk. Tabi pikapla gelenler olarak nereden baksan 1 saat erken geldik kamp alanına.


Karayalak Kamp Alanı... Burada kamp kuracaktık. Yerli/yabancı dağcılar, doğaseverler buradaydı. Kıl çadırın altındaydı çoğu ve koyu bir muhabbetin içinde oldukları belliydi.
Traktör ile gelen ekip de buraya ulaşınca hiç vakit kaybetmeden çadırları kurduk ki hava da çoktan kararmıştı. Çadırlar kuruldu, herkes eşyalarını yerleştirdi. Ne var ki kendimi buraya geldiğimizden beri çok halsiz hissediyordum ve çok soğuk olmamasına rağmen bir üşüme giriyordu sırtıma. İlaç aldım ve teknik toplantıyı beklemeden tuluma girdim. İlk anlarda ısındıkça daha çok üşüdüğümü hissettim. Biraz sonra ilaç da etkisini göstermiş olmalı ki kendimi biraz daha iyi hissettim ve çantamı yarın için hazırladım. Aklımda yarın yapacağımız zirve ve hastalık engel olur da yapamazsam endişesi...
Kampta belirli bir saatten sonra sessizlik ve yat saati ilan edildi. Artık herkes çadırlarındaydı. Zafer ile beraber kalıyorduk ve o ufak kamp tüpünde çay yapıyordu yarın için. Uyku yine tutmamıştı, az bir şey uyuduksa da kalk saati gelmişti. Çadır fermuarlarının sesleri geceyi aralamıştı.





Hazırlıklar yapıldı, kafa lambaları birer birer yandı. Kendimi halsiz hissediyordum ama yapabilirdim, başladık. Zor ! Akşamki ya yapamazsam düşüncesi ayaklarım başta olmak üzere tüm vücuduma akın ediyordu. Molalar vere vere epey bir yükseldik aslında vadi içinde fakat her molada çömelip kalma isteği duyuyordum. Nitekim benim söyleyemediğimi Mevlüt abi söyledi. "Zafer dönüyor buradan başka dönecek var mı?" Otomatik kalkan bir el, iki el...Mehmet abi ve ben de mücbir sebeplerden dolayı kampa dönüş kararı almıştık.



elenenler takımı



Grup ilerledi ve kayboldu. Biz de "elenenler" olarak olduğumuz yere çömelip havanın aydınlanmasıyla meydana çıkan bulut denizine münazır çaylarımızı içtik. Bu manzaraları zirveden seyretmek vardı ya, neyse diyelim. Güneş zirvelere çoktan doğmuştur şimdi. Bu noktada oturmak ve çay içmek iyi geldi, üzüntümü atıp anın tadını çıkarma kararı verdim. Zirve tabi ki çok güzel olurdu. Ama bu kulüpte öğrendiğim şeylerden biri de sağ-salim dönmek. En iyi dağcı dönmesi bilen dağcı derler, her anlamda. Seneye mutlaka çıkarız tesellileriyle kampa doğru yürüdük. Dağcıların eşyalarını yukarıya çıkartan katırlara yol vermek için kenara çekildik. Katırlar ve başlarındaki yerli şerpa hedeflerine doğru son sürat ilerledi.





Çadırları gördük, kamp alanı hemen yakındı. Mehmet abi ve Zafer uyumak için doğruca çadırlarına gittiler. Bense kamp alanının az yukarısında oturup ekmek arası peynir ile kahvaltımı yaptım. Telefonu da hızlı çekime ayarlayıp bir taşın üzerine bıraktım. Bulutlar gerçekten şahane görünüyordu. Aradan 70 dakika  kadar geçtiğinde hızlı çekimi durdurdum. 12 saniyelik bir video ortaya çıkmıştı. Bulut cümbüşü, güneşin ışınlarını zirvelerden vadilere indirmesi, kamptaki insanların ve taşıtların hareketleri...Grup Emler Zirve'ye çoktan ulaşmış olmalıydı. Sağımda Demirkazık, solumda vadi, arkam kayalık ve önüm eşsiz bulut denizi...






Ne diyordu şair sevgili Akgün Akova: "Aladağlar'da iç geçiren şahin." Evet bu bendim. Şu anda Aladağlar'da iç geçiriyordum ve bir yandan da müzik açmıştım: "Bir yer bulalım dünyadan uzak." Şarkının bir yerinde "yine gözümüz yükseklerde" derken şöyle bir zirvelere bakıyordum . Kamp alanına indiğimde benden önce inenler uykularını almışlar kahvaltı hazırlıyorlardı. Ben kahvaltımı yukarıda çoban usulü yaptığımdan onlara eşlik edemedim. Ayıp ettim doğrusu. 


Bu noktada menemenine yumurta bulamayan Zafer'e değinmek istiyorum. Bir faaliyet sonrası tanışmıştık kendisiyle. Yörük Zafer... Bu faaliyette kamp yapmanın acemiliğini yaşadım. Malzemelerin temininde Zafer yardımcı oldu, ona çok yük olduğumu hissediyorum. Umarım bir başka faaliyette bunu telafi şansım olur.


Kampın keyfini çıkartırken güneş de epeyce yükselmişti. Grup sağ salim zirveden dönüyordu ve 30 Ağustos'u zirvede kutlamanın haklı gururu hepsinin gözlerinde mevcuttu.





Yavaş yavaş çadırlar sökülüyor bir yandan da karpuz yenilip çaylar içiliyor ve çekirdek çitleniyordu. Hayalimde en az 1 haftalığına buraya gelip hem kamp alanının hem de zirvenin keyfini yaşamak var. Yine yüklendik traktöre. Bu sefer kasada giden ekipteyiz, sarsıla sarsıla içimiz dışımıza çıkmış olsa da arkamızda bıraktığımız Aladağlar manzarası buna değer, dönüp dönüp bakıyorum. Herhalde birinin aklında kalacak olsam ,arka planımda bu manzaranın olmasını arzu ederdim. Aladağlar macerasının da sonuna geldik. İstikamet Konya. Etli ekmeğimizi yiyip oradan doğruca memlekete, Denizli'ye...





***


Bu 3 günü bizlere yaşatan PAKDOS Denizli'ye 

Dostlarım Sena ve Zafer'e beni zihinsel olarak bu etkinliğe hazırladıkları için

Daha askerdeyken başarabileceğimi bana söyleyen badim Kaan'a

Ve katılan herkese

ÇOK AMA ÇOK TEŞEKKÜRLER 🙏🏻


NİCE GÜZEL ETKİNLİKLERDE TEKRARDAN BULUŞMAK DİLEĞİYLE

1 yorum:

  1. 2022 Faaliyet planımız da Hem aladağlar 7 gün hemde Ağrı dağı zirve var.Hislerini çok iyi anlayabiliyorum , iyi bir hazırlık donemi ve eksiklerini tamamlayarak bu faaliyetlere katılıp basari ile tamamlayacagindan eminim.

    YanıtlaSil

'; (function() { var dsq = document.createElement('script'); dsq.type = 'text/javascript'; dsq.async = true; dsq.src = '//' + disqus_shortname + '.disqus.com/embed.js'; (document.getElementsByTagName('head')[0] || document.getElementsByTagName('body')[0]).appendChild(dsq); })();