SON GÖNDERİLER

ERCİYES VE ALADAĞLAR / KISIM 1: KAPADOKYA ve KAYSERİ ŞEHİR MERKEZİ

Kapadokya

 

KISIM 1:KAPADOKYA ve KAYSERİ ŞEHİR MERKEZİ

Günler öncesinden psikolojik hazırlığını yaptığım Erciyes ve Aladağlar etkinliğini için hareket günü geldiğinde elbette içim kıpır kıpırdı. Çantalar yapıldı, tekrar tekrar kontrol edildi. Hareket noktasına vardığımda herkes kendi eşyalarını, çantalarını yolda karışmasın ve bir zarar gelmesin diye bir güzel çuvala koyuyordu. Yine hareket noktasında Devrim Abla’yı görünce çok sevindim fakat sadece Mevlüt Abi’yi uğurlamaya geldiğini, bizimle gelemeyeceğini öğrenince üzüldüm. Arka dörtlü koltuğun birine çantalar istiflendi ve geri kalan üç koltuk “üç dene yörük” için ayrıldı. Yörük dostlarım: Sena ve Zafer.

Saat başı başa saracağını sonradan öğreneceğimiz teybin çalma listesi tam da Denizli’den ayrılırken çalmaya başladı. Derbeder müzikler pek de yolun amacına uygun değildi. Bu faaliyetimizde ilk durak “Güzel Atlar Diyarı” Kapadokya olacaktı ve yolda bir miktar uyumak gerekiyordu. Ekipte uyumayı vardı fakat ben uykumu Erciyes’e saklar gibiydim.

Tan yeri daha ağarmadan vardık Kapadokya’ya. Her köşe başında jandarma araçları, jandarmalar, yapılmamış yollar ,toz, balona binebilmek için metrelerce kuyruk oluşturmuş turistler, bizim gibi yalnızca seyre gelenlerin oluşturduğu kalabalık… Tam anlamıyla rezalet derken balonları şişiren mekanizma ateşlendi. Bir ejderhanın alev püskürtmesini andıran görüntüler oluştu. Şiştikçe uykularından uyanan balonlara turist kafilelerinin bindirilip balonların havalanmasıyla görsel şölen başlamış oldu. Havalanan balonları fotoğraflamak için düzlük alana çıktığımızda Kanal D kameralarına yakalanmış olmamız da muhtemel çünkü orada birtakım çekimler ve röportajlar yapmaktaydılar.

Balonların havalandığı düzlükten manzarası daha panoramik olan bir tepeye çıktık. Gün doğumuna da bu tepede şahit olduk, efsunlandık. Kapadokya’da gün doğumunu seyretmek kesinlikle yapılması gerekenler listesinde başlarda olmalı. Burada çok kısa bir süre kalmış olsak da daha sonra geleceğim yerler arasına burayı da kaydediyorum. Balona binmek, ata binmek, safari yapmak, detaylıca yöreyi gezmek…Gönül isterdi ki daha fazla kalalım ama artık Kayseri şehir merkezine hareket zamanı gelmişti. Herkes önceden belirlenen bir çorbacıda sıcak çorbalarını içecek olmanın ve kahvaltı yapacak olmanın şevkiyle araca bindi. Bir saati az bir süre geçmişken Kayseri’ye vardık. Uzaktaki tüyler ürperten yükselti Erciyes Dağı olmalıydı.

Çorbacıda ayıptır söylemesi çorbalar içildi ve şehir merkezinde dolaşmak üzere serbest zaman verildi. Kayseri’nin baharat ve pastırma kokulu sokaklarında bir süre dolaştıktan sonra kale yapının içindeki Kayseri Arkeoloji Müzesi’ne girmeye karar verdik. Buradaki en etkilendiğim eser üzerine Herakles’in 12 görevi işlenmiş lahit idi. Buradan sonra Kayseri Lisesi binasındaki Kayseri Milli Mücadele Müzesi’ni gezdik. Milletlerin hafızalarıdır müzeler. 

Müze gezilerimizden sonra Kayseri’ye has lezzetlerden mantıyı ve yağlamayı tattık, fena değildi. Artık vakit Erciyes Dağı’na hareket etme vaktiydi.






Hiç yorum yok

'; (function() { var dsq = document.createElement('script'); dsq.type = 'text/javascript'; dsq.async = true; dsq.src = '//' + disqus_shortname + '.disqus.com/embed.js'; (document.getElementsByTagName('head')[0] || document.getElementsByTagName('body')[0]).appendChild(dsq); })();