SON GÖNDERİLER

ERCİYES VE ALADAĞLAR/ KISIM 2: ERCİYES ZİRVE

 

KISIM 2: ERCİYES ZİRVE

Kıvrım kıvrım yollar bizi bir anda yükseklere çıkardı. Bize Erciyes tırmanışı için rehberlik, konaklama ve kumanya hizmeti sağlayacak olan Erciyes A.Ş binasına ulaşmış, kayıt işlemlerimizi yapıp, çaylarımızı içip, eşyaları yukarıya çıkaracak pikaba yüklemeyi yaptık. Teleferiğe yaklaştıkça ufaktan heyecanımın arttığını duyumsadım. Kapalı ve kabinli teleferiklere çok binmiştim de bu telesiyejlere binmek hiç kısmet olmamıştı. Telesiyejler bu mevsimde çok çalıştırılmadığı için sürekli istop etti ve bu bendeki korkuya çalan heyecanı artırdı. Eminim ki grupta  panik katsayısı artanlar hiç de az değildi. Bu paniği şakalar ve esprilerle defederken işte “üç dene yörük” -solda ben, ortada Sena ve en sağda Zafer- telesiyejdeydik ve ayaklarımız boşluktaydı. İrtifa olarak yüksekteydik, yükselmeye devam ediyorduk, telesiyej de yerden epey bir yüksekteydi. Hiç bitmeyecek zannettiğimiz   telesiyej yolculuğu akşamı geçireceğimiz taş evde sona erdi. Eşyalar indirildi, yerleştirildi, uyku tulumları serildi, kimisi uykuya hemen daldı, kimisi az öteye gidip manzarayı izledi.


Yüksek irtifa alışmak – aklimitizasyon- için birkaç saat yürümek üzere taş evden ayrıldık. 2840 metrelere kadar çıktık. Yolda yarın için biz gibi zirve hedefiyle buraya gelmiş dağcı gruplarıyla karşılaştık. Çadırlarını kurup dinlenmeye geçeceklerdi. 2555 metredeki taş eve döndüğümüzde akşam yemeğimiz -sacda kıyma- bizi bekliyordu. Ekmek arası yapıldı herkese, çaylar içildi. Bir yanda sohbet sürüp giderken ben de Kayseri’nin ışıltısına dalıp gittim. Gece 3’te zirveye hareket edeceğimiz düşünüldüğünde biraz uyumak gerekiyordu. Teknik toplantı yapıldı, kumanyalar dağıtıldı ve tüm dostlar uyku tulumlarına girip uykunun kollarına kendisini bıraktı. Heyecandan olsa gerek uyku tutmadı. İlerleyen saatlerde bir üyemiz yaklaşık on kere hapşırdı ve her seferinde içimden “Çok yaşa!” diye bağırdım. Sağa sola dönüp durdum, tulum sıcak olduğundan üzerimdekilerin bir kısmını çıkardım. Nihayet dalabilmiştim.


Pikap ile rota başlangıcına vardığımızda saat 3’ü geçmişti. PAKDOS’un Erciyes Dağı Tırmanış Faaliyeti işte şimdi başlıyordu. Kasklarımız takılı, kafa lambalarımız kısık ayarda açık, batonlar elimizde… İlk kez tırmanan bizler için heyecan üst düzeyde artık. Kahvaltı Kayalıkları denilen bölgeye kadar ara ara nefes molaları vererek pek de eğimli sayılmayacak arazide yürüyüşe devam ediyoruz. Duyulan tek ses botların ve batonların taşlarla temasından çıkan ses. Tempo gayet iyi. Erciyes A.Ş rehberleri de anlayışlı ve içten kişiler. Kahvaltı Kayalıklarında enerji verecek aperatiflerden atıştırdık, sıvı tükettik. Rotanın burasından itibaren taş uçma riskinden dolayı çok sık mola verilmeyeceği rehberler tarafından ifade edildi. Taş uçtuğunu görürsek yüksek sesle “Taaaş !” diye bağıracaktık. Bizden önce hareket eden dağcıların kafa lambaları Erciyes Dağı’nın üzerinde kımıl kımıl geziyordu. Burada rotalar bir yere kadar aynı hat üzerinde gelip bir yerde farklı isimler alıyordu. İzlediğimiz rotanın adı Nesrin Topkapı Rotasıydı. Rotaya ismini veren Nesrin Topkapı, 1951 Akhisar doğumlu bir oryantal dansçısı amiyane tabirle dansözdür. Ve yıl başı geceleri TRT’ye çıkar. Burada iki rivayet var. İlkinde dağcılar TRT’deki programı seyredip hemen sonra bu rotadan gittikleri için buraya bu isim verilmiştir. İkincisi ise dağcılar o gün yine tırmanış için hareket ediyorlar. İçlerinden biri “Ah! Şimdi Nesrin Topkapı’yı izlemek varken burada ne yapıyoruz ?” diye bağırır ve rotanın ismi böyle kalır. (FOTO: Erdi Yılmaz) 




Eğim iyiden iyiye artıyor ve tırmanışa devam ediyoruz. Şu ana kadar kimsede herhangi bir sağlık probleminin olmaması sevindirici.3555 metrede gün doğumunu izlemek için bir mola veriyoruz. Sırtımızı kayalara yönümüzü doğuya verdik. Gerçekten muhteşemdi. Burada fotoğraflar çekildikten sonra Hörgüç Kayanın altından geçerek bizi zirveye çıkartacak yüksek eğimi tırmanmaya gelmişti sıra ve yukarıdan sürekli taş uçuyordu. Burayı çıktıktan sonra zirve az ilerimizde göründü ve açımız o kadar genişledi ki Aladağlar bile çıplak gözle seçiliyordu. Son bir gayretle saat 8.15’te Erciyes’in büyük zirvesine -3917 metre- ulaşmıştık. Önce buradaki keşiş mağarasının içine girdik. Burası eskiden bir inzivaya çekilme yeri ve kilise olarak kullanılmış. Mağaranın hemen yanından biraz daha yukarı çıktık grup kayalıklara oturmuş yeme içme hazırlıklarına başlamıştı. Burada mütevazi yemeğimizi yedik, çayımızı içtik, fotoğraflar çekinerek bu anı ölümsüzleştirdik. Zirve yapmak bambaşka bir histi gerçekten burada anlatmaya kalkışsak bu yazı gezi yazısı olmaktan çıkar ki şu ana kadar çıkmış da olabilir zaten.








Bir PAKDOS zirve geleneğidir; milli bayramlarımızda mutlaka zirvede tören düzenlenir. 30 Ağustos Zafer Bayramı töreni Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının aziz hatıralarına saygı duruşuyla başladı akabinde İstiklal Marşımız 3917 metrede ellerimizde bayraklarla okundu. Yenile aramızdan ayrılan Cemal Karadağ kardeşimizi ve geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Gürbüz Erdoğan abimizi de bu zirvede yad ettik. Mekanları cennet olsun.

Törenden sonra grup vakit kaybetmeden küçük zirveye hareket etti. Ben ise o sırada elimde kalem, Zülfü Livaneli’nin bu coğrafyaya uzanan hikayesi “Elia ile Yolculuk” kitabının kapağına günün anlam ve önemini yazmaktaydım. Daha sonra kendime ait zirve defterini burada hızlıca doldurdum. Arkada kalan daha doğrusu beni bekleyen Mevlüt abiyle beraber küçük zirveye geçtik.





Küçük zirve büyüğüne göre ürkütücüydü üç tarafı devasa uçurumlar… Yine burada zirve defteri yazılıp imzalandı, fotoğraflar çekildi. Küçük zirvedeki en özel anlardan biri de 100.kez zirve yapma gururunu yaşayan Bekir amca ile yapılan sohbetti. Bekir Demirağ 1946 doğumlu, Kayseri’de spor gazeteciliği yapan çok saygıdeğer bir büyüğümüz. 75 yaşında ve 100.kez zirveye çıkıyor, müthiş bir olay bu!






İnsan böyle zirvelerden neden inmek istesin ki? Bu muhteşem manzaradan gözünü nasıl alsın? Ama artık iniş vaktiydi. Sıraya girdik, Ali Fuat abi de kaskının üzerindeki kamerayı inişi kaydetmek için ayarladı alışılmışın dışında bir iniş olacaktı çünkü. Küçük kaya parçaları, taşlar ve kumdan meydana gelen çarşak inişiydi bizi bekleyen. Şeytan boğazından kum kayağı yaparak inmiştik kısa bir sürede. Botum taş ve kum, gözlerim ise sadece kum dolmasına rağmen çok keyifliydi bu iniş.



Aşağıya inince birkaç çılgın üyemiz yorgunluklarını atmak için kendilerini kar göledinin içine bıraktılar. Sadece ayağımı sokmama rağmen suyun ne kadar soğuk olduğunu idrak ettim ve bu suya nasıl girilir diye hayret ettim. Faaliyetimiz taş eve ulaşıp eşyaları çabucak pikaba yükleyip kendimizi telesiyeje attığımızda yavaş yavaş sona eriyordu. Telesiyejle biz aşağıya inerken yukarı çıkan grupları tek tek selamladık, zirve için başarılar diledik onlar da bizi tebrik etti. 30 Ağustos’u tam gününde kutlayacaklardı. Erciyes A.Ş binasında katılım belgelerimiz dağıtıldı ve Erciyes macerası sona erdi.

Buradan Kayseri’nin Develi ilçesine yöresel pideyi -Cıvıklı- tatmak için hareket ettik. 

Masa güzeldi, salatalar çeşitliydi hatta ballı yoğurt bile koymuşlardı. Cıvıklı pidesi tescilli bir lezzet olmasının yanı sıra Yavuz Sultan Selim döneminde adına ferman yazılan pide olarak da anılmaktadır. Çok geçmeden gelen pideleri yiyoruz. Doyurucu fakat ayriyeten bir güzelliğini seçemiyorum.

Develi’den sonra hedefimiz : Aladağlar Milli Parkı…




4 yorum:

  1. Bu etkinlikte bulunduğum için çok memnunum. Güzel bir zirve günüydü. Emeği geçen Selim kardeşime teşeķkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Osman Abi. Nice etkinliklerde beraber yürümek dileğiyle.

      Sil
  2. Erciyes ve Aladaglar dağcılar için adeta bir mabet iki güzel dagimizada daha önce tırmanış yapmış olmama rağmen uyumlu ekibimle tekrar bu zirvelerde olmak yine zevkliydi, 3 günde onca yolu ve 2 büyük zirveyi yapmak ta anca ekip ruhu ve performans ile yapılabilirdi.Önümüzdeki yıllarda değişik etkinlikler ve zirvelerde görüşmek üzere.Yazılarında o günleri yeniden canlandırdı devamını bekleriz.Kalemine sağlık Selim.

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim Ali Fuat abi. Devamı da gelecek yazıların. Bu grupla yürümek,uyum,samimiyet ve içtenlik bambaşka.

    YanıtlaSil

'; (function() { var dsq = document.createElement('script'); dsq.type = 'text/javascript'; dsq.async = true; dsq.src = '//' + disqus_shortname + '.disqus.com/embed.js'; (document.getElementsByTagName('head')[0] || document.getElementsByTagName('body')[0]).appendChild(dsq); })();